Gebelik takibi, gebeliğin belirlenmesinden doğuma kadar geçen 40 haftalık (Son adet tarihinden itibaren) süreçte anne adayının düzenli ve periyodik kontrollerinin yapılmasıdır.
Her gebe bayanın gebelik boyunca bir sağlık personeli ya da kurumu tarafından izlenmesi şarttır. Annenin gebelikte sıhhatli olması, sıhhatli bebek doğurması doğum evveli bakımla sağlanır.
Bu kontrollerde olabilecek sıhhat sorunleri erkenden belirlenebilir, lüzumlu önlemler saatinde alınabilir, doğumun doğru vakitte ve en iyi koşullarda yapılması sağlanır. Gebelik takibi gebeliğin ilk 3 ayı içerisinde (tercihen gebelik testi pozitifliğini takriben hemen) başlamalı, başlangıçta aylık kontroller yapılırken son 3 ayda gebenin durumuna göre sıklaştırılmalıdır. Daha önceki gebeliğinde sorun yaşamış bayanların yeni gebeliklerinde benzer sorunleri olabilir. Hiç problemi olmamış bir bayanın 3. gebelikten sonra giderek çoğalan sıklıkta anne ve bebek komplikasyonları da meydana çıkabilir. Doğum adedi arttıkça gebeliklerin kolaylaştığı doğru değildir. Annenin çok genç yaşta ya da ileri yaşta olması, çok sık doğum yapması ya da diğer bir hastalığının olması, gebe iken kendisinin ve doğacak bebeğin sorunlar ile karşılaşmasına namacıyla olabilir. Bu gebelikler “riskli gebelikler” grubu olarak çok daha ciddi bakım ve takibi gerektirirler. İlk gebelikte bayanın anneliğe uyum edebilmesi amacıyla yardım etmeye ihtiyacı vardır. Bu namacıylalerle ilk gebeliklerde doğum evveli bakım özellikli ve önemlidir. Her kontrolde ağırlık ölçümü, kan basıncı ölçümü, karın muayenesi ve ultrasonografi ile bebeğin büyümesinin takibi ve varsa gebenin sahip olunan şikayetleri değerlendirilir.
Gebelik öncesi devrede yapılmamışsa ilk muayenede tam kan tablosu, rutin biyokimya ölçümleri, açlık kanşekeri, hepatit markerları, kan grubu tayini, vitaminB12 seviyesi ve idrar kültürü yapılır. Dönem devre tam kan sayımı görülür, gebe bayan vajinal ve idrar yolu enfeksiyonu yönünden derli toplu Aralıklarla sorgulanır ve gerek görülürse kültür testleri ile enfeksiyon ekarte edilmeye çalışılır. Gebeliğinin yaşının belirlenmesinde son adet tarihinin rolü tartışılmazdır. Gebelik haftası ve beklenilen doğum tarihi son adet tarihine göre belirlenir Belirli devrelerde yapılması gereken bebek anomalileri tarama testleri ve bebek iyilik durumu değerlendirme testleri vardır. Dolayısı ile gebelik yaşının belirlenmesi son derece önemlidir. Adet tarihi hatırlanamıyorsa USG’ de embriyonun ilk gördüğünüz tarihteki ölçümü ile teşhis edilebilir. Erken devrede kalp atımı zenginliği olan emriyo transvajinal USG ile 6. gebelik haftasından itibaren teşhis edilebilir.
Bu evrede ilerleme geriliği ya da ilerililiği söz hususu olmayacağı amacıyla son adet tarihini hatırlayamayan ya da adet düzensizliği olan gebelerde USG ile belirlenmiş bir son adet tarihinden bahsedilir
Gebelik tarihine ne kadar erken başlanırsa sonuçlar anne ve bebek açısından o kadar başarılı olacaktır. İzlemeye detaylı bir öykü alımı, genel bulgular, özgeçmiş, soygeçmiş sistemik hastalıkların sorgulanması, akraba evliliği yönünden araştırılması ile başlayıp kayda geçirilir, boy ve kilosu kaydedilir. Ortalama gebelik süresinde 10-12 kg. ve üzerinde kilo alınmaması ideal olandır.
Gebelik haftaları arasında USG ile ense kalınlığı ölçümü, burun kemiği ölçümü yapılmalı fetal kromozomal anomali taramasının ilk basamağı olan ikili tarama testi yapılmalıdır.
Gebelik haftaları arasında yine öncelikle en sık görülen down sendromu (mongolizm) başta olmak üzere birtakım kromozomal anomalileri tanımamıza yarayan üçlü test yapılmalıdır. Amniyosentez anne karnındaki bebeğin bulunduğu ortamdan kromozomal inceleme için sıvı alma yöntemine verilen isimdir. 35 yaşın üzerindeki anne adaylarına ve üçlü testinde riski yüksek çıkan (1/270 ve üstü) anne adaylarına tanı amaçlı uygulanan bir prosedürdür. Riski emin ellerde ve steril konularda çok düşüktür, binde 2 civarındadır. Bu risk en çok karşımıza koryoamniyonit (rahimin ve zarların enfeksiyonu) ve bebeğin kaybı olarak ortaya çıkar. Amniyosentezde bebeğe ait kromozomlar incelenir ve down sendromu %100’e yakın bir oranda tespit edilir. Ancak sakat gebeliğin tespiti durumunda sonlandırma kararı her zaman ve istisnasız aileye aittir.
Bu haftalar özellikle konusunda deneyimli radyologlar tarafından yapılacak olan detaylı USG dönemidir. Bebeğin olabilecek tüm iç ve dış fiziksel anomalileri tespit edilebilir.
Arasında gebelik şekeri taraması olan 50 gr. glukoz testi tüm gebelere uygulanır. Standart değerlerin üzerindeki durumlarda 100 gr. glukoz testi uygulanır. Bu testte de iki değer ve üzeri yüksek ise gebelik şekeri (gestasyonel diabet) kabul edilerek kan şekeri takibi altında gebe bir diyetisyene konsülte edilerek günlük kalori alımı hesaplanır. Az sayıda hasta insülin kullanımına gereksinim duyar. Gebelik şekeri varlığı bebekte sakatlıklara yol açmaz ancak böyle bebeklerde görülen en sık sorun doğum ağırlığında artış, normal doğum komplikasyonlarının daha fazla görülmesidir. Ayrıca bu bebekler doğduktan sonra akciğer sorunlarına bağlı solunum sıkıntısı, kan tablosunda glukoz ve bazı minerallerin düşmesine bağlı olarak metabolik sorunlar yaşarlar.
Kan uyuşmazlığı olan gebelerde uyuşmazlık iğnesi ortalama 27-28 haftada yaptırılır. Ayrıca gebeliğin 7. Haftasından itibaren herhangi bir dönemde yaşanacak vajinal kanamalar sonrası ve amniyosentez sonrası bu iğne rutin uygulanmalıdır.
Sonra gebe kadın 36.haftaya dek 4 haftada bir görülmelidir. Kan basıncı, kilo takibi yapılmalı, bebeğin ölçümleri kaydedilmelidir, yine bu dönemde erken doğumu düşündürecek bulgular taranmalı, USG ile rahim ağzı boyu ölçülmeli, vajinal akıntı sorgulanmalı, karakter değişikliği varsa vajinal kültür alınmalıdır. Erken doğum eyleminin ve suyun erken gelmesinin (36.haftadan önce) en önemli sebebi enfeksiyondur. Bu nedenle tüm gebelik boyunca belirli aralıklarla idrar kültürü (hastanın şikayeti olmasa da) yapılmalı, riskli hastalardan vajinal kültür alınmalıdır. Bu dönem gebelik tansiyonunun (preeklampsi) da başlayabileceği dönemdir. Bu nedenle gebenin ödemi, tansiyonu ve kilosu çok yakın takip edilmeli risk altındaki hastalar daha sık kontrole çağırılmalıdır.
İlk pelvik muayenenin yapıldığı ve doğumun planlanmaya başladığı haftadır. Anne veya bebekle ilgili bir sorun yoksa (annenin medikal hastalıkları, 4000 gr. ve üzeri bebek, makat geliş) doğum normal vajinal doğum olarak planmalıdır. Anne için de bebek için de sağlıklı ve fizyolojik olanı normal vajinal doğumdur. Sezaryen doğum asla vajinal doğuma bir alternatif değildir. Normal doğumun gerçekleşmeyeceği veya komplikasyonlu gerçekleşebileceği durumlarda başvurulan cerrahi bir prosedür, bir ameliyattır ve bir kadının sonsuz ameliyat olma hakkı yoktur!
36. gebelik haftası ile birlikte nonstress test (NST) denilen bebeğin anne karnındaki iyilik halini gösteren teste başlanır. Ve doğuma kadar dönem dönem tekrarlanır. Son derece basit ancak o derece kıymetli bir testtir. Bebeğin fizyolojik durumunu ortaya koyar.
Doğum eylemi esnasında da bu cihaz ile bebeğin kalp atımları yakından takip edilerek rahim kasılmaları ile olan ilişkisi gözlemlenir. Yani bebek içerden dışarıya “ben iyiyim. Bu doğum eylemini sorunsuz tamamlayabilirim” mesajını bize verir. 36. gebelik haftası itibariyle anne adayına emzirme eğitimi verilip meme bezlerinin muayenesi yapılır, olabilecek sorunlar önceden tespit edilir.
36. haftadan sonraki kontrol riski olmayan gebelerde 38. haftadadır. Yine annenin kan basıncı, kilosu, ödemi, bebeğin büyüme eğrisi, suyu, plasentası değerlendirilir.
Sonraki kontrol 39. haftadadır. Doğum eyleminin yakınlığı tesbit edilir. Bebeğin ve annenin rutin kontrolü yapılır.
Artık beklenen doğum günüdür (son adet tarihine göre). Doğum eylemi kendi kendine başlamıyor ise bekleme süresi pratikte maximum 1 haftadır. Tüm gebelerin sadece %5’i kendiliğinden beklenen doğum tarihinde doğum eylemine girerler. Gün aşımı gebelikte, gebe 2-3 günde bir görülerek eylem başlamıyor ise ortak belirlenen bir tarihte indüksiyon (suni sancı) için yatırılır ve doğum eylemi gerçekleştirilir. Suni sancıda uygulanan yöntem normalde anne kanında bulunan oksitosin hormonunun kontrollü olarak serum şeklinde verilmesi ve rahim ağrılarını tetiklemesi şeklindedir. Normal doğum ağrısından herhangi bir farkı yoktur. Baş pelvis uygunsuzluğu, göbek kordonu problemi olmayan gebelerde bu süreç çok yüksek oranda doğum ile sonlanır.